Tuesday, April 22, 2008

* 79 *

Vüs'at O Bener

(...)

Oysa aklımda başka sözler vardı... Kitaplarını bir bir konuşmaktansa; onun yazısının debisine, ondaki yazma duygusunun anakarasına doğru bir yolculuğa çıkmaktı düşüncem.

Öyle de oldu!

Vüs'at Bey, dalgalı bakışlarıyla kapıyı araladı. "Oooo üstadım!" sözüyle, beni bir kez daha mahcup etti... Bekleyişin sıcak karşılayışının ötesinde bir sevgi nişanesi olan sözlerinin derinliği / içtenliği aramızda bir bahar dalı filizi gibi hep yeşerip durmuştu. Onun, Siyah-Beyaz'ı sunarkenki; "Bir gün anımsanmak dileğimi hoş görün! Feridun Andaç dosta içtenlikle." (15 Aralık 1993) notu bir milattı aramızda. İlk kez o gün yüz yüze gelmiş, gene bu yazı evinde günü geceye erdirmiştik. Geçen günlerin seyrinde, sık olmasa da, her Ankara'ya gelişimde onunla rastlaşmış, konuşmuştuk. Bin yıllık "Dost" gibi orada olduğunu, kara mı kara düşlerden, gülünesi 'an'lar hanesinden geçip yeni mi yeni yazıları damıttığını bilmek bile yürek sağaltıcıydı.

Hele bir gün, bir kokteylde, onu uzaktan görüp, ama Bilge Karasu diye yanına varıp, son andaki şaşkınlığımı dile getirdiğimde: "Azizim bu sık sık yapılır bana. Feleğin değil Bilge'nin oyunudur..." demesi bir başka şenliğe dönüşürdü aramızda.

'50 Kuşağı'nın iki yüce yazın insanının yazıda, tinde, ve tende bu denli yakın duruşuna şaşmamalıydık.

Feridun Andaç / "Zamana Yazılan Sözler"

Bilge Karasu

No comments: