Bir de ne göreyim; genç bir gurup, artık o sitede bulunmayan varlığıma aldırmayıp, sayfamı izleme defterlerine kaydetmişler ve beni Daviantart’daki yepyeni, taptaze varlıklarından haberdar edip çalışmalarını göndermişler…
Nasıl sevindim - gönendim, kendimi kalabalık ve çok hissettim anlatamam.
Bu yeni kurulan gurubun öğretmeni, değerli Sanatçı Nur Tanrıöven’i, Daviantart ve bir başka fotoğraf sitesinde, hayranlıkla izlemekte olduğum çalışmalarından tanıyor, biliyorum…
Ama bir başka şeyi de, bunca yıl yaşadıktan sonra iyi biliyorum:
Ne eylersek eyleyelim, allı – pullu neler neler yaratırsak yaratalım, onların hiçbiri, ama hiçbiri, hayata yetişdirdiğimiz evlatlarımızdan daha değerli, güzel ve anlamlı değildir.
Şimdi bakalım kimlermiş bu evlatlar, hayata dair nasıl buğulu düşleri varmış, bu kavanoz dipli dünyayı nasıl değiştirmek, dönüştürmek arzusundalarmış, sayfalarında yayınladıkları toplu fotoğraflarından ve kendileri hakkında yazdıkları bildirimden, aynen tanıyalım, öğrenelim.
RÜŞTÜ AKIN ANADOLU MESLEK LİSESİ FOTOGRAF VE GRAFİK BÖLÜMÜ 3/E Beşiktaş Sergimiz Öğretmen: Nur Tanrıöven
“IŞIĞIMIZI YOL YAPTIK”
Bizler 25 kişiden oluşan, çevremize farklı bakmayı, anı dondurmayı, bakış açılarımızı geliştirmeyi ve gördüklerimizi geniş kitlelerle paylaşmayı amaç edinen liseli gençleriz. Mustafa Kemal Atatürk, tüm Türk Gençliği gibi, bizim de yolumuzu aydınlatan bir ışıktır. Bizler ondan aldığımız feyizle fotografın ışığını birleştirip, kendimize bir yol çizdik…
İlk sergimizi 26 Mayıs 2007 Beşiktaş Meydanı açık alan sergisi olarak düzenledik.
İfsak’ın düzenlediği ikinci sergimizde de oldukça heyecanlı, mutlu ve gururluyduk.
Çalışmalarımızı öğretmenimizle birlikte kimi zaman mutlulukla, kimi zaman aceleyle, kimi zaman aksiliklerle emek vererek oluşturduk..
Bugün burada olmamızı sağlayan ve bizlere fotoğraf sevgisini aşılayan, bizi tüm kalbiyle, tüm samimiyetiyle ve özverisiyle hep yanımızda olduğu, hak ettiğimiz değeri verdiği, bize kendi sevecenliğinden tattırdığı için TEŞEKKÜR EDERİZ...Dileriz ki o karelerin arkasında hep onun ismi olur. Çünkü bizim çektiğimiz her karenin ardında artık bir 'Nur Tanrıöven' adı zihnimizde kalacak..
Bizi kim yerleştirip bu şekilde bir bütün haline getirdi biliyoruz artık hepimiz bir karede bütün bir kompozisyon şeklinde tamamlandık… Umarız "Bizim karelerimize kendi hayal gücünüzü katarak, kendi dünyanızla birleştirirsiniz.
"Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ışığımızı yol yapmamızda emeği geçenlere minnettarız.Teşekkürler…
Rüştü Akın Anadolu Meslek LisesiFotoğraf ve Grafik BölümüÖğrencileri..
Pınar FAZLA 1991
Gizem SÜREL 1991
Yeliz KOÇ 1991
Sevda TERZİ 1991
Ceren TOPSAKAL 1991
Demet ÖZKARTAL 1991
Beril ÇUBUK 1991
Çiğdem Suna ŞENTÜRK 1991
İkbal Merve UÇAN 1991
Funda KÖMÜR 1991
Betül ÖZÇELİK 1991
Ecem ORLAN 1991
Özge KARADİŞ 1991
Gizem TÜRKYILMAZ 1991
Emel KARADENİZ 1991
Merve Ece YILMAZ 1991
Seren ŞARAPCIOĞLU 1991
Sena SAKARYA 1991
Neslihan YUMAKLI 1991
Turgay Ozan ÇAĞATAY 1991
Zeynep İrem SÖZER 1992
Zeynep CESUR 1991
Ecem NALÇAKAR 1991
Ecehan İRİŞ 1991
Gizem BALKAN 1991
Sevgili Evlatlar;
size kendimi tanıtayım:
Ben, adı alpay izbırak olan bir garip oyuncuyum.
Tam kırk yıl oldu, adına ‘Sanat’ denilen dipsiz kuyuda debelenip duruyorum,
Fakat, aman yanlış anlaşılmasın, her on kişiden, dokuzunun kendini ‘Sanatçı’ diye adlandırdığı bu ülkede ben sadece bir oyuncuyum.
Gerçek bir sanatçı olabilmek bu dünyanın en zor, işlerinden biridir; bencileyin bir garibin ne haddine.
İşim, her gece insanlara, girintilerine hayatın gerçeklerini gizlediğim masallar anlatmak…
Başka bir deyişle bir hayal/kurucu da diyebilirsiniz bana…
Ömrümün geride kalan bir on yılında, kurduğum hayalleri genç insanlarla tartışmak ve irdelemek için, Ustanız Nur Tanrıöven gibi öğretmenlik de yaptım.
Oyunculuk hayatımın en güzel yıllarıydı onlar…
Çok hoş ve büyülü bir iştir öğretmeye kalkışmak, çünkü bir öğretmen, öğretmeye soyunduklarından daha fazlasını öğrenir, giyinir öğrencilerinden.
Nazım Hikmet Usta’nın beni büyüleyen bir saptaması vardır, diyor ki:
“Bir evlat anası-babasından daha büyük, evladından küçüktür.”
Çok doğru, yerli yerinde bir bakıştır bu…
Gençler ‘Zaman’ın doğası gereği, yaşlılardan, daha ileride, daha donanımlı bir bigi birikimine doğarlar…
Bu yüzden daha hızlı düşünür ve yaratırlar…
Yaşlılardan eksik olan yanları, deneyim dağarcıklarının az ve küçük olmasıdır sadece.
Görmüş geçirmiş ihtiyarlar, sanırım bu nedenle, gençlere deneyimlerini aktarmak, yararlandırmak adına çok konuşuyor gibi görünebilirler.
Ama ben ihtiyarlığımı öyle şeçmedim hiç, bana sorulmadığı sürece konuşan biri olmadım…
İnsanların işlerine burnumu sokmaktan hiç hoşlanmam.
Sesizce gözleyip, dinlemekten büyük bir tad alırım.
‘Yol’larımı hep böyle yürüdüm…
Görüyorum ki bir yolculuğa çıkmışsınız; kutlarım sizi, soluğunuzun uzun, birlikteliğinizden doğan gücünüzün parçalanmaz, dağılmaz olmasını dilerim.
Ama daha çok “IŞIĞINIZI” kutlamak isterim.
O ‘Işık’ kendimi bildim bileli, benim de ‘Yol’umdur…
Sizlerle minicik bir sırrımı paylaşmak istiyorum:
Oyuncular, garip takıntıları olan yaratıklardır.
Kimileri, her gece oyun başlamadan önce, yüzleri kara çıkmasın, başarıları sürsün, oynarken başlarına bir terslik gelmesin diyerek dua ederler…
Ben bunu asla yapmam, zaten dua etmesini de pek bilmem, hele hele, birilerinden bir şeyler istemeyi hiç beceremem.
Beni yaratanın, varlığıma kendi varlığından katıp armağan ettiği yaratıcı enerjiye inanır, şah damarlarımda devinen o kutsal ışıkla bütünleşirim.
Ben her gece oyun başlamadan önce sahne gerisinin en karanlık ve ıssız bir köşesine gider, gözlerden ırak kaybolur, önce bana oyuncu olma yeteneğini armağan eden ‘Evren’e; sonra da hala oynamakta olduğum sahneleri, öğrenim gördüğüm okulları, çatısının altında özgürce yaşadığım ve kendimi ifade ettiğim ülkemi bana armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’üme bütün gönlümle teşekkür ederim.
Kemal Paşa’mın güzel yüzünü gözlerimin önüne getirir, o zarif parmaklı elini saygı ile, minnetle ile öper, başıma kor, işime başlarım.
Kırk yıldır, oynadığım her gece, hiç sektirmeden yaptım bunu…
Sevgili evlatlar;
bundan böyle takipciniz olacak ve beni heyecanlandıran çalışmalarınıza bu sayfada yer vereceğim.
Beni izlemek için gösterdiğiniz zerafete bütün gönlümle teşekkür ediyorum.
Kesişen yolları ile sürüp giden bu hayatı yürümek ne kadar güzel…
Yarın başlayacak olan 2008 Yılı sizinle daha ışıklı ve güzel olacak.
Sizler varsınız ya, ülkemin yarınlarından endişe edilecek hiç bir neden bulamıyorum…
Işıklı yolunuz açık olsun…