Tuesday, December 11, 2007

*1*

Çok uzun bir süredir bir tek satır olsun yazmadım sayfama.
‘Yazamadım’ demiyorum; çünkü, gerçekleştirdiğim bu su götürmez ayıbı, “Ah!.. Şu hayat gailesi yok mu!...” gibilerden, suyu çıkmış, bayatlamış bahanelerin ardına gizleyecek değilim.
Bu yaptığım hatanın tembellik, savrukluk, daha da kötüsü sorumsuzluktan başka bir adı yoktur.
Bencileyin, hiç ara vermeden, yılmadan, yorulmadan üretip yaratmanın çarmıhına gerilmiş birinin, çalışmaktan başka bir gailesi olabilir mi?...
Kendime daha fazla haksızlık etmeden sayfama dönüyor ve yeniden başlıyorum.
Bundan böyle sımsıkı bir disiplinle çalışıp üretmek kararlılığı içindeyim.

Cumhuriyet Gazetesi’nin haftanın Perşembe günleri, gazeteyle birlikte okuyucularına armağan ettiği Kitap Eki’nde yazılarını okumaktan büyük bir tad aldığım Selçuk Altun’dan kopye çekerek devam edeceğim yoluma.
Değerli yazar, sanat dünyasının artellerinde sürüp giden yolculuğunun tutanaklarını yayınlıyor Cumhuriyet Kitap Eki’nde.
Okurken, düşünürken, hayatı izler, gözlerken aldığı notlarla gelişip süren bir tür günce tutuyor.
Kimi zaman seçkin edebi alıntılar yapıyor, kimi zaman da sanat üzerine değini, irdeleme ve saptamalarda bulunuyor.
Yazarın güneşi bolca emmiş, capcanlı, kıvrak, kıvılcımlı, sıcacık, neşeli mi neşeli bir dili var.
Daldan dala atlayan serçe ayaklı notlar bunlar...
Güncesini yazmaktan duyduğu çalakalem mutluluk ve sevinç, çok lezzetli bir şurup gibi, damla-damla okuyucunun kanına karışıveriyor.
Notlarına tarih ya da saat düşmeyi seçmeyen yazar, birbirini izleyen numaralarla kodluyor zamanı...
Dört rakamlı notlar gözlerinizde akarken, okuyucusuna “Bakın ben ne kadar hamarat ve çalışkanım...” der gibilerden muzip bir gülücük hissediliyor satır aralarında.
Okuyanı haylı ciddi ama bir o kadar da kolay anlaşılır, yeğni bir yaşama sevinci sarıp sarmalıyor her notun sonunda.
Sanatla, özellikle edebiyatla yürek yüreğe içselleşmenin nabzı yükselten coşkusu bu...

Oruç Arıoba’nın “Çengelköy Defteri” de, beni Selçuk Altun’un defterleri gibi derinden etkilemişti.
Değerli yazarın bana pek hoş gelen yönteminden yararlanarak çalışma odamın sessizliğini ilmeklemeye başlıyorum.
Şu anda (12 Aralık 2007/00:27) ürpertili bir sevinç duyuyorum yüreğimde ve kendime yolun açık olsun diyorum...

No comments: