Sunday, December 30, 2007

* 21 *


Yeni Yıl için herhangi bir dileğim olmayacak.
Çünkü ne dilersem dileyeyim artık hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilecek kadar yaşlandım…

Gene savaşlar hiç bitmeyecek, insanlığın anayurdu olan doğa insanlar tarafından kıyasıya tahrip edilecek, en güçlü olan, ufacık çıkarları adına, hiçbir sınır tanımadan yakıp, yıkıp, ilerleyecek, ama ilerlerken, gasp edip, darp edip, kuşatıp, saldırıp, ağzından akıttığı zehirli salyalarla yürüdüğü yolları, insan kanına, hayvan kanına, yaprakların özsuyuna bulayıp, kirli emellerini, tertemiz hayatlardan teslim alırken, “ben insanlıktan, sonsuz barıştan, medeniyetten yanayım!...” nutuklarını atmaya devam edecek, gene şiştikçe kabaran, kabardıkça hayatın soluğunu boşaltan, emen, tüketen insan egosunun, fitnesi-fücuru-dedikodusu, yalanı/dolanı, riyası, dalkavukluğu, ihaneti, ikiyüzlülüğü, hayatı çıfıt çarşısına döndüren bitmez/tükenmez yargıları hiç tükenmeyecek…

Vazgeçtim artık her gelen Yeni Yıl’da birbirinden güzel dilekleri sıralayıp, asla gerçekleşmeyecek dualara “Amin” diyerek kendimi aldatmaktan.

Çünkü;
bizler idrakimizi değiştirmedikçe, hiç, ama hiçbir şey değişmeyecek.
“Ben ve Öteki” söyleminin zincirlerini kırmadığımız sürece gelen her Yeni Yıl bir öncekinin aynısı olacak.
‘Ben’ liğimizi, sevmekten ziyade korkmayı seçtiğimiz tanrı’yı bile ‘Öteki’ leştirerek yanlış bir denklemde var edip gerçekleştirmeye, çalışıyoruz.
Oysa bir Kızılderili şamanın dediği gibi “ tanrı taşta uyuyor”
Yaratılmış her zerre ‘Bir’ olan ‘Biz’ i tanımlar yalnızca…
Denklem çok açık, seçik ve yalındır:
‘Bir’ + ‘Bir’ = ‘Bir’…
Yani, tanrı bizde, biz de onda uyuruz…
‘Zaman', kol kola, iç içe ilerler yaratılmış her zerre ile, taş bize benzer, biz de taşlara benzeriz…
Ötekileştirdiğimiz her kavramı yargılar, yargıladıkça çekinir, korkarız…
Oysa ‘Evren’in yaratılış denklemi, salt ‘SEVGİ’ üzerine, karşılık beklemeden sevmek adına kuruludur.
Bunu idrak edebilseydik, bir damacana petrol uğruna, kundaklarında uyuyan bebekleri öldürmezdik.

“Karnı aç komşunun yanında tok karınla uyunmaz!...” söyleminin hala pek güncel olduğu günleri yaşamaktayız…
Birinin yüreğinden kopya çekilen bu söylem, bir gün sonra bitmek üzere olan bu yılın başında da pek günceldi…
Ama, “Haydi sana güle güle” diyeceğimiz 2007 boyunca, aç komşularımız azalacağına, sayamayacağımız (ben istatistiklerin yalancısıyım) kadar çoğaldılar…

Şu ‘An’da bizim ölçtüğümüz ‘Zaman’ 00:15’i gösteriyor ‘Biz’e iyi geceler diliyorum…

2 comments:

Anonymous said...

“Geçmiş, gizli bir zaman dizini taşır; ona kurtulma kapısını açan budur. Eskileri kuşatmış olan havanın soluğu bize değip geçmez mi? Kulak verdiğimiz seslerde, artık susmuş olanların yankısı yok mudur? Kur yaptığımız kadınların tanımadıkları kızkardeşleri olmamış mıdır? Böyleyse eğer, bizimle geçmiş kuşaklar arasında gizli bir anlaşma var demektir: Bu dünyada bekleniyorduk biz. Daha önceki her kuşak gibi biz de zayıf bir Mesiyanik güçle donatılmışız, geçmişin üstünde hak iddia ettiği bir güç… Bu iddianın karşılığını vermek kolay değildir.” (Walter Benjamin, “Tarih Kavramı Üzerine Tezler II”)

***

Geçmişin şimdi üzerindeki hak talebidir bu aynı zamanda. Edindiğimiz her servette herkesin, tüm göçenlerin ve hatta bilmediğimiz geleceklerin hakkı olduğu bilincidir. Zamanın dolaşık bir bütün olduğunu, hiç değilse hissedebilme bilincidir. Nasıl yoğun bir “yas” ima eder ve bu yoğunluğu duyumsamak nasıl korkunç bir tersyüz oluşu gerektirir!

***

SON BAKIŞTA AŞK

bir vakit bir avluyu
cennete çevirdiğim doğru
ama o zaman
kaküllerim kolonyalı
ağzımda elmaşekeri kokusu
yani her çocuk gibi beyaz
yani her taş gibi puslu

sen miydin yoksa kız kardeşin mi
nasıl sevdiniz kimi sevdiniz
neye minnet edip ne öğrendiniz
ya ne zaman gelip ne vakit gittiniz
bana rastladığınızdan emin misiniz

bir an görülmedim
çoktan vahşileştim
kimdiyseniz kimdiniz
kuşkusuz beklenildiniz
kuşkusuz çok sevildiniz


Suat Kemal Angı, “Ney”

alpay izbirak said...

Değerli Dost;
bana anlaşılır olmanın değer biçilmez tadını tattırdınız.
Minnettarım...
Şiirinize gerçekten vuruldum, artık hep gögüs cebimde taşıyacağım, çok teşekkür ederim.